reklam

İnce Diyarbakır'da: Kürt sorununu çözeceğiz, gizli kapaklı görüşme yok, çözüm yeri TBMM


CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı gösterdiği Muharrem İnce, Diyarbakır mitinginde konuşurken Kürt sorununa çözüm önerileri getirdi.


İnce'nin mitinginden satırbaşları şöyle:

'CAHİT SITKI, KARDEŞ KAVGASI SON BULSUN DİYORDU'

Merhaba Diyarbakır… Cahit Sıtkı Tarancı'nın hemşehrileri, Ziya Gökalp'in torunları, Ahmet Arif'in kardeşleri… Ne diyordu Cahit Sıtkı Tarancı; ‘Memleket isterim… Gök mavi, dal yeşil, toprak sarı olsun… Olursa bir şikayet ölümden olsun… Kardeş kavgası son bulsun' diyordu Cahit Sıtkı…

Ne diyordu Ahmet Arif; ‘Haberin var mı taş duvar… Demir kapı kör pencere, yastığım ranzam zincirim… Uğruna ölümlere gidip geldiğim zulamdaki mahsun resim haberin var mı… Görüşmecim yeşil soğan göndermiş… Karanfil kokuyor cigaram… Dağlarına bahar gelmiş memleketimin' diyordu
İşte ben 15 yaşında Yalova'da liseye giderken… Diyarbakırlı Ahmet Arif'in ‘hasretinden prangalar eskittim' şiir kitabını o yaşımda ezberlemiştim. Yani 15 yaşında ezberlediğim şiiri, bir Diyarbakırlının yazdığı şiiri 40 yıl sonra, Diyarbakırlılara cumhurbaşkanı adayı olarak okudum.

'SİZİ KANDIRMAYA GELMEDİM, TÜRKİYE ANKARA'DAN YÖNETİLMİYOR'

Ben bugün buraya sizi kandırmaya, sizi aldatmaya ya da baldıran şerbeti içmeye gelmedim.

Ben bugün buraya ramazan şerbeti, meyan şerbeti içmeye geldim. Türkiye'nin çok ciddi sorunları var. Cari açık 55 milyar dolar, mutfaktaki enflasyon yüzde 30, 250 milyar dolarlık ithalat var, gençlerin yüzde 20'si işsiz ve Türkiye kuşatılmış durumda. Şu anda Türkiye'yi yönetenler Türkiye'yi Ankara'dan yönetmiyor; Brüksel'den, Washington'dan yönetiyor.

Sevgili Diyarbakırlılar bakınız… Bir problemimiz var. Başından beri öneriyorum. 3B… Bir, barışacağız… Hemen barışacağız ama hemen… İki, ekonomik olarak büyüyeceğiz… Yani üretim ekonomisine geçeceğiz. Fabrikalar açacağız.

Sesi yükseltebilirseniz yükseltin, alanın, kalabalığın sonunu göremiyorum buradan!

Kıraathanelerde bedava kekle zaman dolmaz. Kıraathaneye gittin çay beleş, kek beleş… Peki gündüz kekle geçiştirdin akşam eve gittin. Yemek ne olacak? Onun için tarıma dayalı sanayi geliştireceğiz. Ekilmeyen tarım alanlarını ekeceğiz. Meralarımızı atıl olmaktan kurtaracağız. İş gücü gençler, gençler… Benim derdim gençler… Sanayimizin yüzde 25'i atıl onu işlevsel hale getireceğiz. Refahımız artacak. Sonra bölüşeceğiz… Adil bölüşeceğiz.

Bakınız bu kardeşiniz ilkeli bir siyasetçidir. Zaman zaman kendi partisiyle de ters düşmüştür. 4 Mayıs'ta cumhurbaşkanı adayı oldum.

Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda parti yönetimime karşı çıktım. Televizyonlara çıkıp söyledim, dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı oy kullanacağım. 4 Mayıs'ta dedim ki, sadece CHP'lilerin değil 81 milyonun cumhurbaşkanı olacağım. 6 oku çıkardım, bayrağı taktım.
Tüm adaylara gittim, Sayın Demirtaş'a gittim başarılar dilerim. (Tezahüratlar…)
Sayın Erdoğan'a gittim. (Yuhalamalar üzerine) Hayır hayır, siyaseti barıştıracağım.

Dört adayı da ziyaret ettikten sonra Hakkari'ye gittim. Ve dedim ki: Sevgili Hakkarıliler, Akşener'in, Karamollaoğlu'nun, Demirtaş'ın ve Erdoğan'ın selamları var dedim. (Meydandan yuh sesleri gelince…) Ben bunu istemiyorum. Sürekli yuhh yaparsanız derdimi anlatamam. Televizyonu izyleyenler beni yuhaladığınızı zanneder. Yapmayın böyle.

Saklım gizlim yok. Birini ziyaret ederken Erdoğan'dan izin alacak halim de yok. Seni bile ziyaret ettim. Daha ne istiyorsun?
Adını koyalım. Kürt sorunu, bunu nasıl çözeceğiz? Kürtler onore edilmek istiyor, Türklerin de kaygıları var. Türklerin kaygılarını gidereceğiz, Kürtleri de onore edeceğiz. Yalan yok, gizli kapaklı görüşme yok.

Çözüm yeri TBMM.

Cumhurbaşkanı olduğumda TRT'nin kanallarından birini bu işe ayıracağım. Zaten bir işe yaradığı yok, bari bir işe yarar. Tartışacak insanlar, ne istiyor. Dil meselesini tartışacaklar. İçinizde muhafazakar var, esnaf var, solcu var; anlaştığınız bir yer dil meselesi, kendi aranızda anlaşamadığınız yerler de var. Anlaştığınız yerlere beni de yazın, anlaşamadıklarınızı da çözeceğiz. Ben oy değil, sorunu çözmek istiyorum.

Erdoğan oy istiyor, onun derdi oy; benim derdim çözüm, barış, uzlaşma, huzur. Dil konusunu nasıl çözeceğiz. Dil ve din…

'DİNDAR NESİL YETİŞTİRİLMESİNE KARŞI DEĞİLİM, O İŞ DEVLETİN DEĞİL, AİLENİN İŞİDİR'



Muhazakarlar din kültürü ve ahlak bilgisi yetmez, ben daha fazlasını istiyorum diyor. Hay hay muhafazakar kardeşim, seçmeli olarak kaç saat istiyorsan görüşeceğiz. Bir diğeri de diyor ki, siz bana hakaret ediyorsunuz, ben zorunlu olanı da almak istemiyorum. Hay hay, sen de alma. 40 senedir tartışıyor Türkiye, çözümü bu. İsteyene istediği kadar seçmeli din dersi, istemeyene yok. Kendi aranızda da anlaşamıyorsunuz. Ama anlaştığınız yerlere beni de yazın. Ben oy değil sorunu çözmek istiyorum.

Ben dindar nesil yetiştirilmesine karşı değilim, o devletin işi değil ailenin işidir.
Kindar nesil istemem. Sizin çocuklarınıza matematik, kuantum, endüstri 4.0  öğretmek istiyorum.


'ÇOCUKLARIMIZ 3 DİL ÖĞRETECEĞİZ'



Çocuklarımıza 3 dil öğreteceğiz. Dünya 200 devlet var, 6 bin de dil var. Bir dil insanlığın mirası bunu korumak lazım. Bir 81 milyona çocuklarımıza resmi dilimiz Türkçeyi öğreteceğiz. Anası ile babasıyla evinde konuştuğu dil var; Kürtçeyse Kürtçe, Arapçasya Arapça, Çerkezceyse Çerkezce…. Çocuklarımızı dünya vatandaşı yapacağız. Çocuklarımıza İngilizce, Fransızca, Arapça, Rusça, Çince, Japonca öğreteceğiz.


'ERDOĞAN, KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEK İSTİYOR MU? BEN İSTİYORUM'



Erdoğan'la anlaşamadığımız konu şu; Erdoğan yerli otomobil yapmak istiyor ama o kaportasına talip, ben beynine talibim. Çocuklarımızı dünya vatandaşı yapacağız

Sayın Erdoğan sen bugün 15.30'da Bursa'da konuşacaktın, milleti toplayamadın, 18.00'e çektin miting saatini. Şimdi çevreden insan topluyorlar. Ben o meydanda iftardan önce zımbazıp miting yaptım.

Televizyona çıkalım meydanlarda atışacağımıza. Ben istiyorum ki Erdoğan'la televizyona çıkalım. Erdoğan Kürt sorunun çözmek istiyor mu? Ben istiyorum. Siyasetçi Diyarbakır'da farklı konuşuyor.

 Trabzon'da farklı konuşuyor. Edirne'de farklı konuşuyor. Bazen siz de kızacaksınız belki bana.


'BÜTÜN PROJELERİME KARŞILIK ERDOĞAN, KIRAATHANE DEDİ'



Çiftçiye mazot 3 lira olacak dedim. Gençlerin yurt sorununu çözeceğim dedim. Tarikat yurtlarına maruz kalmayacaksınız dedim. Her mahalleye bir kreş dedim. Çocuk kreşe anne işe dedim. Her yıl 10 bin üniversite öğrencisini doktora için yurtdışına göndereceğim dedim. Projeler anlattım. Bütün bunlara karşı Erdoğan 3 proje söyledi. Kıraathane dedi, park dedi, stadyum dedi. Be mübarek sen belediye başkanı mısın cumhurbaşkanı mısın? Gelin kıraathaneye 'iskambil yok' diyor. İskambil yoksa gelmiyor millet.


'ERDOĞAN, USTAYMIŞ AMA KEK USTASI'



Erdoğan ustaymış ama kek ustası. Kek isteyen Erdoğan'a oy versin, iş isteyen aş isteyen bana oy versin. Erdoğan'la aramdaki farklı söyleyeyim o 4 bin 500 liralık beyaz çay içiyor ben sizin gibi siyah çay içiyorum. Erdoğan 7 yıldızlı sarayında iftar yapıyor, ben sizin gibi yer sofralarında. O beyaz Türk, ben zenciyim.


'YAZLIK SARAYI GENÇLERE VERECEĞİM'



Ankara'da sarayı var yetmedi. İstanbul'da 5 sarayı var. Yetmedi. Marmaris'te yazlık yaptırıyor. Allah'ın izni, milletin isteğiyle Cumhurbaşkanı olduğumda o yazlık sarayı engelli gençlere vereceğim. Sağcı solcu yok. Türk Kürt yok. Engelli çocuklar orada tatil yapacak aileleriyle birlikte. Musluğu çevirdin 5 çeşit vergi ödüyorsun. Telefonla konuşurken 4 çeşit vergi ödüyorsun. Şarja taktığında yine vergi ödüyorsun.


'ERDOĞAN'IN DÖNEMİNDE YOLSUZLUK VAR, YOKSULLUK VAR'



Erdoğan'ın döneminde yolsuzluk var mı, var; yoksulluk var mı, var; yasaklar var mı, var; yalan var mı, var. Aha sana rabia işte! O meydanlarda "Bay Muharrem" diyor ya, aklı sıra beni seçkinci, elitist göstermeye çalışıyor. Geç sen o işleri geç, halk çocuğu, milletin evladı benim. Sen saraylısın!
Erdoğan 2002'de başlarken halk çocuğuydu, yalan yok. Ama "Haram helal ver Allahım, garip kulun yer Allahım" dedi, artık bizden biri değil. "Bay Muharrem, Bay Muharrem" deme, millet sana "Bye bye Erdoğan der", görürsün bak. Geçen gün "Diyarbakır" diyor, ses yok.

Erdoğan, otomobilin kaportasına talip, ben beynine talibim. Dün şöyle konuşuyor: 'Bana bak Muharrem diyor' Bu usluba yanıt vermek istemiyorum ama… Eee sana baktım. Ya sana dedim, her kişin eti yenmez, ben senin yanındakilere benzemem dedim. (İnce Başkan sloganları)
İnek yabancı, saman yabancı ayran nasıl milli oluyor. Sonunda Çin'den çöp aldılar. Aklı sıra 'Bay Muharrem' gidiyor. Bay Muharrem deme, Millet sana 'Bay Bay Erdoğan' der.

Diyarbakırlı kardeşlerim diyor ya: 'Diyarbakır' ses yok. Neresiydi orası? Bingöl. Allah şaşırtmasın. Şu cami fotoğraflarını görebilir miyiz arkadaşlar?


'ÖYLE ZAVALLI Kİ BUNLAR…'



Sevgili Diyarbakırlılar, Samsun'da bisiklete bindim. Traktöre de binerim. Almışlar bu fotoğrafı camiye yerleştirmişler. Vicdansız. Daha fenası var. Camide zeybek oynuyor. Sizce 81 milyonun içinde camide zeybek oynayacak insan var mıdır? O kadar zavallı ki bunlar. Ben o zeybeği bir oğlumun düğününde bir de Aydın'da oynadım. Cumhurbaşkanı olduğumda Diyarbakır'da oynarım.
Bu iş oldu mu diye sorarsanız bence oldu. Sizce oldu mu? (Meydandan 'Tamam' sesleri…) Bugün Diyarbakır'dan neşeyle ayrılacağım. Bugün buradan neşeli ayrılacağım. Sokakta gördüğüm çok güzel şeyler oluyor Diyarbakır'da. Sağolun, varolun, elleriniz dert görmesin.
İnce Diyarbakır'da: Kürt sorununu çözeceğiz, gizli kapaklı görüşme yok, çözüm yeri TBMM Reviewed by Stran on Haziran 11, 2018 Rating: 5

Hiç yorum yok:

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.